Scenius or Communal Genius

 

Scenius ya da Toplumsal Deha.. Akıl, Collective Bilinç.. Yaratıcı Ortak Akıl

Scenius deha gibidir, ancak genlerden ziyade bir sahnenin içine gömülüdür. Brian Eno bu kelimeyi grupların, yerlerin ya da "sahnelerin" zaman zaman yaratabileceği aşırı yaratıcılığı ifade etmek için önermiştir. Asıl tanımı ise şöyle: "Scenius bütün bir kültürel ortamın zekâsı ve sezgisi anlamına gelir. Deha kavramının toplumsal biçimidir." Üretken bir scenius'un içine dalmış bireyler çiçek açacak ve en iyi işlerini üreteceklerdir. Scenius tarafından desteklendiğinizde, dahi gibi davranırsınız. Sizin gibi düşünen akranlarınız ve tüm çevre size ilham verir. Scenius coğrafyası çeşitli faktörler tarafından beslenir:

Karşılıklı takdir- Riskli hareketler grup tarafından alkışlanır, incelik takdir edilir ve dostça rekabet utangaçları cesaretlendirir. Scenius, akran baskısının en iyisi olarak düşünülebilir.

Araç ve tekniklerin hızlı değişimi- Bir şey icat edilir edilmez, önce gösterilir sonra paylaşılır. Fikirler hızla akar çünkü ortak bir dil ve duyarlılık içinde akmaktadırlar.

Başarının ağ etkileri - Bir rekor kırıldığında, bir hit gerçekleştiğinde veya bir atılım patlak verdiğinde, başarı tüm scene tarafından sahiplenilir. Bu da sahneyi daha fazla başarı için güçlendirir.

Yeniliklere yerel hoşgörü - Yerel "dışarısı" scene'in ihlallerine karşı çok sert bir tepki göstermez. Dönekler ve başına buyruklar bu tampon bölge tarafından korunur…

Scenius hemen hemen her yerde ve farklı ölçeklerde patlak verebilir: bir şirketin bir köşesinde, bir mahallede veya tüm bir bölgede. Sanat ve bilim tarihi skenius olaylarıyla doludur. Modern edebiyatta Algonquin Yuvarlak Masası, Bloomsbury Grubu, Oxford, İngiltere'deki Inklings vardı. Sanatta 20'li yıllarda Paris, New York Soho'daki çatı katları ve son zamanlarda Burning Man vardı. Bilimde İngiltere'deki Lunar Society, MIT'deki Building 20 ya da sürekli yayılan Silikon Vadisi vardı. (...) Kamp 4 sıradan, yavan, tozlu bir kamp alanı. Radarın geliştirilmesi gibi fantastik mühendislik başarılarına ev sahipliği yapan MIT'deki Bina 20 de aynı şekilde mimari açıdan sıkıcı, neredeyse harap bir haldeydi. Soho, istenmeyen endüstriyel alan bloklarından oluşuyordu. Bu diğer yerler gibi, Kamp 4 de esnekliğe sahip genel bir alandı. Ancak Kamp 4 aynı zamanda bir yürüyüş kampıdır. Her şeyi sırtınızda taşımanız gerekiyor. Bu da pek çok özentiyi hemen filtreliyor. Arabaların olmaması da herkesi etrafta tutuyor. Dışarıdan bakıldığında burada özel bir şey olduğunu asla tahmin edemezsiniz. Bence bu çoğu manzara için geçerli. (...) Birçok kişi defalarca denemiş olsa da scenius'un oluşmasını sağlamak gerçekten mümkün değil. Her yeni kurulan şirket ya da üniversite, ofislerinin bir scenius örneği olmasını ister. Dünyada Silikon Vadisi'nin manzarasını yeniden yaratmayı uman şehirlerin sayısı sonsuzdur, ancak çok azı buna yakın bir şey başarabilmiştir. Sayısız sanat sahnesi başlar ve hızla yok olur..

Scenius için tesadüfi bileşenleri kontrol etmek zordur. Doğru öncülerin varlığına bağlıdırlar. Açık ama çok da açık olmayan bir yer. Kanun kaçaklarına karşı toleranslı bir tampon. Ve erdemli döngüyü başlatmak için biraz heyecan. Bunu sipariş edemezsiniz. Kamp 4'ün gösterdiği şey, yapabileceğiniz en iyi şeyin onu ÖLDÜRMEMEK olduğudur. Ortaya çıktığında, onu ezmeyin. Yuvarlanmaya başladığında, onu resmileştirmeyin. Kıvılcım çıkardığında, onu körükleyin. Ama skenius'u daha iyi bir yere taşımayın. Muhasebecileri, mimarları, polisleri ve iyilikseverleri uzak tutmaya çalışın. Bırakın verimsiz, savurgan, sinirli, marjinal, bodrumda, şehir merkezinde, banliyöde, otel balo salonunda, kenarda, arkada, Kamp 4'te kalsın.

(Bruce Sterling June 16, 2008 WIRED Magazine)

 

"Scenius"

Brian Eno tarafından popüler hale getirilen bir terimdir ve genellikle bir grup insanın yaratıcı ve kültürel bağlamda nasıl birlikte çalışıp, bireysel yaratıcılığa ilham verdiklerini ve onu artırdıklarını tarif etmek için kullanılır. Eno'nun tanımı, yaratıcılığın sadece büyük bireylerden (örneğin, bir "dahi" olarak nitelendirilen kişilerden) değil, belirli bir topluluk ve çevre içindeki sosyal etkileşimlerden ve kolektif çabalardan da doğduğunu vurgular. Scenius, birçok farklı disiplinde uygulanabilir: Müzik, sanat, bilim ve teknoloji alanlarında görülmesi mümkündür. Ortak ilgi ve tutkuları olan insanlar, bilgi ve kaynakları paylaşarak, birlikte çalışarak ve birbirlerinden ilham alarak genellikle bireysel olarak mümkün olandan daha büyük yenilikler ve keşifler yaparlar. Özetle, "scenius" kavramı, birlikte çalışan bir grup insanın yaratıcı potansiyelinin, bireysel yeteneklerin toplamından daha büyük olduğunu ifade eder.

Yaratıcı toplumlarda ve endüstrilerde sıkça kullanılan bir kavramdır. Eno’nun, bu terimi "Scenius," "scene" (sahne) ve "genius" (dahi) kelimelerinin birleşiminden oluşur ve kelimenin tam anlamıyla "sahne dâhiliği" anlamına gelir.

Scenius'un temel unsurları:

1.Ağlar (Networks): Scenius, iyi bağlantılar kurmuş ve iletişimi güçlü bir topluluk gerektirir. Bu, fikirlerin serbestçe akmasına ve paylaşılmasına olanak tanır. Ağlar, bireylerin uzmanlıklarını ve perspektiflerini paylaşmaları için gerekli kanalları sağlar.

2.İş Birliği (Collaboration): Scenius, iş birliğine dayalı bir süreçtir. Bireyler birlikte çalışarak, birbirlerinin yeteneklerini ve fikirlerini tamamlar ve geliştirir. Bu iş birliği, yeniliklerin ve çözüm yollarının ortaya çıkmasını hızlandırır.

3.Dönüşüm (Transformational Events): Scenius, sıklıkla dönüm noktası olan olaylar veya projeler etrafında şekillenir. Bu olaylar, topluluğun enerjisini kanalize eder ve yaratıcı momentum oluşturur.

4.Paylaşım Kültürü (Sharing Culture): Bilgi, kaynaklar ve deneyimler paylaşılır. Bu paylaşım, bireylerin sürekli olarak yeni şeyler öğrenmesini ve yaratıcı süreçlerine yeni unsurlar katmasını sağlar.

5.Ortam ve Ortamın Etkisi (Environment and Context): Yaratıcı başarılar genellikle uygun ortamların, kültürün ve destekleyici altyapının bir araya geldiği belirli zamanlarda ve yerlerde ortaya çıkar.

Scenius’un Unsurlarını Derinleştirmek:

1. Fikirlerin Serbest Akışı (Flow of Ideas):

Dialog ve Tartışma: Aydınlatıcı, ilham verici diyalog ve tartışmalar yaratıcılığı körükler. Topluluk içindeki sağlıklı tartışmalar yeni perspektiflerin ortaya çıkmasına yardımcı olabilir.

Açık Kaynak Kültürü: Teknoloji dünyasında açık kaynak projeleri, bilgiyi paylaşma ve iş birliği yapmayı teşvik eder. Bu tür projeler, pek çok bireyin katkısıyla geliştirilir ve geniş kitlelerin kullanımına sunulur.

2. Kolektif Bilgi (Collective Knowledge):

Mentorluk ve Eğitici İlişkiler: Daha tecrübeli bireylerin daha az tecrübeli olanlarla bilgi ve deneyimlerini paylaşması, genel bilgi düzeyini artırır ve topluluk içinde öğrenme eğrisi hızlanır.

Çok Disiplinli Yaklaşımlar: Farklı disiplinlerden bireylerin bir araya gelerek çalışması, çeşitli bakış açılarıyla problemlere yaklaşılmasını sağlar ve inovasyonu teşvik eder

3. İlham Kaynakları:

Ortak Projeler ve Çalışmalar: Ortaklaşa yapılan projeler, topluluk içinde motivasyonu ve bağlılığı artırır. Bu projeler, topluluktaki bireylerin kendi yaratıcılıklarını en iyi şekilde ortaya koymalarını sağlar.

Kültürel ve Sanatsal Etkinlikler: Sanat galerileri, sergiler, festivaller ve konserler, topluluğa diktatörlük eder ve yeni yaratıcı dalgalanmalar yaratır.

4. Destekleyici Eklentiler:

Kültür ve Değerler: Topluluğun paylaştığı değerler ve kültür, üyeleri yaratıcı olmaya teşvik eder. Bir topluluk kendine ait bir kültür ve değerler sistemi geliştirirse, bu bireylerin yaratıcılıkla hareket etmelerini kolaylaştırır.

Uzamsal Faktörler: Çalışma ortamları, fiziksel alanın düzeni ve erişilebilecek kaynaklar, topluluk üyelerinin iş birliği yapma ve birlikte çalışma biçimlerini etkiler.

Toplumların tarih boyunca "scenius" benzeri dönemler yaşadığını ve bu dönemlerde büyük kültürel, bilimsel ve sanatsal ilerlemeler kaydettiğini göstermektedir. Bu tür dönemler, toplulukların birlikte çalışarak, bilgi ve yeteneklerini paylaşarak büyük yaratıcı başarılar elde ettiği zamanlardır.

Scenius'un örnekleri:

Rönesans Floransa'sı: Michelangelo, Leonardo da Vinci, Raphael gibi sanatçıların yaşadığı ve çalıştığı yer olan Floransa, bireylerin ve toplulukların iş birliği yaparak büyük sanat eserleri ve fikirler üretmesine olanak tanımıştır.

Silicon Valley (Silicon Vadisi): Modern teknolojinin merkezi olan bu bölgede, şirketler ve bireyler arasında yoğun bir bilgi ve fikir alışverişi vardır. Bu ortam, büyük teknolojik yeniliklere ve şirketlerin doğmasına yol açmıştır.

1920'lerin Paris'i: Bu dönemde Paris, yazarlar, sanatçılar ve düşünürler için bir buluşma noktasıydı. Fikirlerin ve sanatsal etkilerin yoğun bir şekilde paylaşıldığı bu dönem, önemli kültürel ve sanatsal gelişmelere ev sahipliği yapmıştır. Scenius kavramı, genel olarak bireysel dâhilerin değil, toplulukların ve iş birliğinin yaratıcılıktaki rolünü vurgular. Bu anlayış, yaratıcı süreçlere katılımın daha geniş bir topluluk tarafından sağlanabileceği ve birlikte çalışmanın yeni ve yenilikçi çözümler üretebileceği fikrine dayanır.

Müziğin Kalbi: New Orleans: Jazz'ın Yayılışı: New Orleans, bir dizi etnik grubun kültürel etkileşimi sayesinde jazz müziğinin doğduğu yer olarak bilinir. Bu müzik türü, çeşitli toplulukların bir araya gelerek yarattığı kolektif bir yaratıcı enerji ile şekillenmiştir.

Teknolojinin Merceği: Bell Labs: İnovasyonun Merkezi: Bell Labs, transistörlerden lazer teknolojilerine kadar pek çok büyük buluşa ev sahipliği yaptı. Bu kurum, farklı alanlardan gelen bilim insanlarının ve mühendislerin bir arada çalıştığı bir "scenius" örneğidir.

Kültürel Yeni Dalga: Harlem Rönesansı: Yaratıcı Patlama: Harlem Rönesansı, Afro-Amerikan kültürünün, sanatının ve edebiyatının patladığı bir dönemdir. Bu süreçte, topluluk içi etkileşimler ve kolektif çabalar sayesinde büyük eserler yaratıldı.

Scenius’un Farklı Alanlara Etkisi:

Eğitim: Topluluk temelli öğrenme ve projeler, öğrencilerin soyut fikirleri somut sonuçlara dönüştürmelerine yardımcı olur.

İş Dünyası: Şirketlerdeki inovasyon ekipleri, farklı disiplinlerden gelen çalışanların iş birliği yaparak yaratıcı çözümler geliştirmesini sağlar.

Bilim ve Araştırma: Çeşitli araştırma merkezleri ve laboratuvarlar, bilim insanlarının bir araya gelerek birlikte çalıştıkları ve büyük buluşlar yaptıkları yerlerdir. Sonuç olarak, scenius bireylerin tek başına yaratabileceğinden çok daha geniş ve derin yaratıcılık ve inovasyon potansiyeline sahip bir topluluk ortamıdır. Yaratıcı ve destekleyici bir ortam oluşturarak, toplulukların sunduğu kolektif zekâ ve enerji, bireysel başarının ötesine geçer ve büyük kültürel ve teknolojik gelişmelere kapı aralar.

Bağdat’ın Bilgelik Evi (Bayt al-Hikma): 8. yüzyılda Abbasi Halifesi Harun Reşid ve halifesi Memun döneminde Bağdat’ta kurulan bu akademi, dönemin bilim insanları, filozofları ve düşünürleri için bir merkezdi. Antik Yunan, Hint ve İran kökenli eserler Arapça’ya çevrildi ve bu bilgi burada paylaşılarak geliştirildi. Bu dönemde İbn-i Sina, El-Kindi, El-Farabi, Biruni gibi pek çok büyük bilim insanı ve filozof yetişti.

Çeviri Hareketi: Antik Yunan felsefesi ve bilimi Arapçaya çevrilerek korunmuş ve geliştirilmiştir. Bu süreç, bir bilimsel ve entelektüel canlanmaya yol açmıştır.

Tang Hanedanı (618-907): Bu dönemde Çin, kültürel, sanatsal ve bilimsel olarak büyük bir gelişme kaydetmiştir. Başkent Chang'an, bir kültür merkezi haline gelmiş ve çok sayıda yazar, ressam, bilim insanı ve düşünür bu dönemde eserler vermiştir.

Song Hanedanı (960-1279): Bu dönemde de benzer şekilde bilim, teknoloji, felsefe ve sanat alanlarında büyük ilerlemeler kaydedilmiştir. Çin’in kâğıt para, matbaa, pusula ve barut gibi önemli buluşları bu dönemde ortaya çıkmıştır. Edo Dönemi Japonya (1603-1868)

Tokugawa Barışı: Edo dönemi, Japonya’da 250 yıllık bir barış ve istikrar dönemiydi. Bu dönemde kültür, sanat ve bilim büyük bir gelişme gösterdi. Ahşap baskı tekniğiyle yapılan ukiyo-e sanat eserleri, çay törenleri, kabuki tiyatrosu ve haiku şiiri bu dönemde gelişmiştir.

Rangaku (Batı Bilimleri): Hollandalı tüccarlar aracılığıyla Batı bilim ve teknolojileri Japonya'ya tanıtıldı. Bu bilgi değişimi, Japonya'nın sonraki modernleşme süreçlerine temel oluşturdu.

Hint Altkıtası- Gupta İmparatorluğu Dönemi (320-550) - Bilim ve Sanatta Altın Çağ: Gupta İmparatorluğu, Hindistan’da kültürel ve bilimsel bir altın çağ olarak kabul edilir. Arya Bhata ve Varahamihira gibi matematikçiler ve astronomlar bu dönemde önemli çalışmalar yaptı. Ayrıca, Sanskrit edebiyatı, sanat ve mimaride büyük ilerlemeler kaydedildi.

Selçuklu Dönemi (11.-14. Yüzyıl): Selçuklu İmparatorluğu döneminde Anadolu önemli bir kültürel ve bilimsel merkez haline geldi. Büyük medreseler kuruldu, bilim ve eğitim teşvik edildi. İslam dünyasının önemli bilim insanlarından biri olan İbn-i Sina'nın (Avicenna) çalışmaları bu dönemde etkili oldu.