Contextualizing Concept or Conceptualizing Context

 

Mimarlıkta “Contextualizing Concept” ve “Conceptualizing Context”, bir bina ile çevresi arasındaki ilişkiyi ele alan iki farklı yaklaşımdır.

1.Contextualizing Concept:

Contextualizing concept, bir bina veya mekanın mevcut verilerinden özellikle tarihine ve tarihi anılara bağlı türetilen ve buna yanıt veren bir konseptle tasarlanmasını içerir. Context, fiziksel çevreyi, kültürel ortamı, tarihi unsurları ve hatta sosyal dinamikleri içerebilir. Ana hedef, mimari tasarımın çevresine uyumlu bir şekilde uymasını, mevcut durumu geliştirmesini ve benzersiz özelliklerini yansıtmasını sağlamaktır. Örneğin, çevredeki peyzajı veya kentsel dokuyu yansıtan yerel malzemeler veya mimari tarzlar kullanmak konsepti yerelleştirmenin etmenin bir parçasıdır.

Geleneksel Malzeme Kullanımı:

Kırmızı tuğlanın baskın malzeme olduğu tarihi bir mahallede yeni bir bina hayal edin. Bu tasarımda kırmızı tuğlaların kullanılması, konsepti yerelleştirmenin bir yolu olacaktır. Mimar, modern bir tasarım yaratır, ancak binayı mahallenin doğal bir parçası gibi hissettirmek için çevredeki tarihi context malzemeler ve belki de bazı stilistik ipuçları kullanır.

Uyarlanabilir Yeniden Kullanım:

Yüzyıllık bir deponun içini güncel bir ofis alanlarına dönüştürmek üzere tasarlayan bir mimar düşünün; konsept, modern ihtiyaçlarla uyumlu yeni ve işlevsel bir konsept sunarken tarihi izleri korumanın bir yolu olarak binanın endüstriyel özelliklerini (metal kirişler, tonoz tavanlar veya tuğla duvarlar gibi) korumayı içerecektir.

Benzer şekilde, yakın bir geçmişte yapılmış GAD PARK’ın (bir katlı otoparkın) ofise dönüştürülmesi de mevcut yapının karakteristik özelliklerini modern işlevsellikle uyumlu şekilde değerlendirme fırsatı bulduk, bu dönüşümde otoparkın strüktürel elemanlarını ve tasarım ögelerini korumak, yeni kullanım için uygun bir uyum sağlaması önemli bir rol oynadı.

-Pancras Renaissance Hotel, Londra:

Bu ikonik Gotik Revival otelin restorasyonu ve genişletilmesi, mimariye duyarlı çağdaş müdahaleler içeriyordu. Yeni öğeler, özgün stille uyumlu malzemeler ve desenler kullanılarak tarihi uyumu tamamlayacak şekilde tasarlandı.

-High Line, New York City:

Yükseltilmiş demiryolu hattı, Meatpacking Bölgesi'nin endüstriyel tarihine saygı duyan ve yeni peyzaj düzenlemeleri getiren lineer bir parka dönüştürülmüştür. Tasarım, çevredeki kentsel ortamla uyumlu öğeleri, yerel bitki örtüsü ve açık alanlar gibi, içeren unsurları bünyesinde barındırır. Bu, geçmişle bağlantısını koruyan modern bir yeşil alan sunar.

-Louvre Piramidi, Paris:

I.M. Pei tarafından tasarlanan Louvre Piramidi, Louvre Müzesi'nin ana girişi olarak hizmet vermektedir. Modern cam ve metal piramit, Louvre Müzesi'nin klasik mimarisiyle kontrast oluşturacak ve tarihi müzenin ihtişamını artıracak şekilde bilinçli olarak tasarlanmıştır. Piramit, geometrik formuyla tarihi izleri yansıtırken, malzemeleri ve şeffaflığıyla da çevresindeki mimariye saygı gösteriyor.

-Esma Sultan, Istanbul

4.yüzyılda inşa edilmiş, İstanbul’un Ortaköy semtinde, Boğaz kıyısında bulunan Esma Sultan, günümüzde çok amaçlı etkinlik salonu ve sergi mekânı olarak kullanılmaktadır. 1975 yılında geçirdiği yangınla ahşap kısımları yandığı için geriye yalnızca dış kabuğun oluşturduğu bir iskelet kalmıştır. 1999 yılında bu yapı kalıntısının, yeniden kullanılmasına karar verilmiş ve günümüz mimari dili, teknolojisiyle tekrar yorumlanarak kullanılır hale getirilmiştir. GAD Mimarlık, 200 yıllık tuğla kabuğu, olduğu gibi tutup içine yeni bir şeffaf yapı oturtarak yapının tarihini korumayı ve yapıyı kent yaşamına tekrar kazandırmayı hedeflemiş, İstanbul’un ihtiyaçlarına göre kullanılabilecek çağdaş bir mekân amaçlamıştır.

-Borusan Musıc & Art Center

Borusan Musıc & Art Center, İstanbul’daki tarihi Beyoğlu bölgesinde bulunan sergiler, konserler, çeşitli kültürel eğitimler için kullanılan çok amaçlı bir etkinlik mekânıdır. Bu yeni kültürel merkez İstanbul’un mimarlık mirasını devam ettirmenin yanı sıra yeni kültürel ve sanatsal değişimi simgeler. Yenilemede kullanılan diagrid çelik kolonlar, Beyoğlu’ndaki İstiklal Caddesi’nin tarihi dokusuna şeffaflık ve açıklık hissi getiren yeni bir müzik ve sergi mekânının fark edilmesine olanak veren mimari stratejinin temelini oluşturur. Tasarım, tarihi neo-klasik binanın cephesini koruyup yeni sivil işlevlere olanak sağlayan yeni bir strüktürle mevcut binayı dönüştürür. Önem verilen context ve mevcut yapıya yeni bir hayat vermesine olanak sağlayan strüktürel kurgu yeni işlevlerle hayat bulurken, geçmişle olan bağlantıyı da sürdürmeyi amaçlamaktadır.

-Divan Kuruçeşme

Divan Kuruçeşme İstanbul’un en gözde kıyı şeridinde çekici boğaz manzarasına sahip bir alanda yer alıyor. İstanbul’un en önemli ve tarihi yerlerinden biri olan Kuruçeşme’de tasarlanan projenin genel silueti, çevre ve doğa ile uyumlu olması vazgeçilmez unsurlar olarak ele alındı. Bu kapsamda hazırlanan restorasyon projesinde, mevcuttaki tarihi duvarlar ve tarihi ağaçlar korundu. Yeni tasarımın özellikle boğaz siluetine katkısına önem verildi. Mevcut durumda var olan yer altı alanları, sarnıçlar, istinat duvarları, sahil kotundan üst kotlara doğru oluşturulmuş teras bahçeleri olduğu gibi korunmakla birlikte, yeni bir tonoz kümesi şeklinde biçimlendirildi.

2.Conceptualizing Context:

Conceptualizing Context, durumun kendisinin bir kavram olarak anlaşılmasını ve yorumlanmasını içerir. Mimar, alanın tasarım konseptini nasıl etkilediğini ve şekillendirdiğini göz önünde bulundurarak bunu daha geniş analiz ederek işe başlayabilir. Context, mimari konsept için temel bir etken haline gelir ve tasarım için bir ilham, yön kaynağı olarak hizmet eder. Bu, mevcut çevreyi yeniden hayal etmeyi veya yeniden tanımlamayı, mimari etkileşimlerle yeni etkileşim yolları önermeyi içerebilir.

Aslında, "contextualizing concept" bir kavramın duruma uyacak şekilde uyarlanmasına odaklanma eğilimindeyken, “Conceptualizing Context” kavramın doğrudan bağlamın kendisinden türetilmesini içerir. Her bir yaklaşım, mimariyi çevresiyle bütünleştirmek için farklı bir metodoloji sunar.

Sahaya Özel Sanat Enstalasyonu:

Bir kamusal sanat projesi için mimar, yakındaki bir nehrin akışı veya yerel rüzgar akımlarının deseni gibi bir parkın doğal peyzaj özelliklerinden ilham alarak doğal unsurlarla etkileşime giren soyut bir yapı oluşturabilir. Burada, doğanın kendi çevresi konseptin birincil etkeni haline gelir.

Kentsel Dönüşüm:

Yeniden geliştirilmekte olan kentte, bir mimar yeni bir ana plan oluşturmak için mevcut ulaşım modellerini, toplum dinamiklerini ve çevresel faktörleri analiz edebilir. Bu proje, bölgenin sosyal ve ekonomik durumunu yansıtan ve geliştiren yenilikçi kentsel alanlar olarak şekillenebilir. Konsept, doğrudan kentin nasıl işlediğini ve değişebileceğini anlamaktan ortaya çıkar. Bu örnekler sayesinde, “contextualizing concept” önceden tasarlanmış bir fikri çevresine uydurmakla ilgili olduğunu, “conceptualizing context” ise tasarım konseptinin kendisini geliştirmek için bu durumun özelliklerini kullanmak anlamına geldiğini görebilirsiniz.

New Tashkent City projesi, Taşkent’in gelişimine yeni bir vizyon kazandırmayı amaçlayan geniş kapsamlı bir master planıdır. Proje, ülkenin uzun vadeli kalkınma hedeflerine uygun olarak altyapı geliştirme, ekonomik kalkınmayı teşvik etme, toplumu geliştirme ve ekosistem hizmetlerini zenginleştirme gibi kritik unsurları göz önünde bulundurur. Sürdürülebilir kalkınma ilkelerini temel alarak, ekonomik, sosyal ve çevresel unsurları dengeler. Enerji verimliliği, yeşil alanlar, ekolojik koridorlar, mimari mirasın korunması ve uygun fiyatlı konut gibi faktörleri içerir.

Plan, insan ölçeğini teşvik eden ve yaya dostu bir çevre oluşturacak orta yükseklikte karma kullanımlı binaları önceliklendirirken, yüksek katlı binaların çevresel etkisini minimize etmeyi hedefler. Ayrıca, turistik, tarımsal, yerleşim ve üretken merkezlerin bağlantılı olduğu küçük merkezlerin canlandırılmasını sağlar. Bu yaklaşım, şehirdeki yoğunluğu azaltarak banliyö bölgeleri ve uydu merkezlerinin gelişimini teşvik eder. Genel olarak, proje şehrin altyapısını, ekonomisini, toplumunu ve yaşanabilirliğini geliştirmeyi amaçlayan iddialı bir tasarımı ifade eder.

-The Shard, Londra:

Renzo Piano tarafından tasarlanan The Shard, Avrupa'nın en yüksek binalarından biridir. Londra'nın siluetinde dikkat çekerken, dikey formunu şehirdeki kilise kulelerinden esinlenerek tasarlamıştır. Modern ve çarpıcı olmasına rağmen, şekli ve tasarımı Londra'nın tarihi ve çağdaş manzarasını yansıtmayı amaçlamaktadır.

-Sidney Opera Binası, Avustralya:

Jørn Utzon tarafından tasarlanan Sidney Opera Binası, Conceptualizing Context en iyi örneklerinden biridir. Yelken benzeri kabukları Sydney Limanı'nın deniz ortamını yansıtmakta ve eşsiz sahil konumuna derinlemesine kök salmış bir konsepti somutlaştırmaktadır.

-Fallingwater, Pennsylvania:

Frank Lloyd Wright'ın Fallingwater için yaptığı tasarım, bir şelalenin üzerine inşa edilen yapı ile doğal çevresinden doğrudan ilham alıyor. Ev, çevredeki kaya oluşumlarını ve ormanın uyumunu yansıtan yerel malzemeler ve formlar kullanarak peyzajla bütünleşir ve tasarım konsepti için birincil ilham kaynağı haline getirir.

Bu örnekler, mimarların tasarımlarını mevcut durumuna uyacak şekilde nasıl uyarlayabileceklerini ya da yeni tasarım konseptlerini doğrudan kendisinden türeterek çevreleriyle derinlemesine bütünleşen yapılar yaratabileceklerini göstermektedir.

-Salk Biyolojik Araştırmalar Enstitüsü, Kaliforniya:

Louis Kahn tarafından tasarlanan Salk Enstitüsü, Pasifik Okyanusu'na bakmaktadır. Mimari, okyanus manzarasını benimseyerek ufuk manzarasını çerçeveleyen açık avlulara sahiptir. Tasarım konsepti, minimalist formlar ve çevresiyle sorunsuz bir şekilde uyum sağlamak için beton gibi malzemeler kullanılarak sitenin doğal güzelliğinden kaynaklanmaktadır.

-Therme Vals, İsviçre:

Mimar Peter Zumthor tarafından tasarlanan spa kompleksi, doğrudan yamaca inşa edilmiş ve yapımında çevredeki taşlar yoğun olarak kullanılmıştır. Konsept, arazinin jeolojik konumundan yararlanarak hem toprağın bir parçası hissi veren hem de etrafındaki dağlık manzaraya açık bir bina ortaya çıkarıyor.

-Parc de la Villette, Paris:

Bernard Tschumi tarafından tasarlanan bu park, dekonstrüktivist mimari ve kentsel planlamanın birleşimiyle konsepti çevreyle uyumlu hale getirme fikrini örneklemektedir. Tschumi, doğrudan tarihi ya da doğal ortamdan yararlanmak yerine, park tasarımı ve kent tasarımıyla ilgili geleneksel fikirlere meydan okuyan bir dizi kırmızı “follies” yerleştirmiştir. Çalışmaları genellikle katmanlı anlamlar içermekte ve mimari form ile içeriğin karmaşıklığını araştırmaktadır.

Bernard Tschumi'nin projeleri genellikle, biçim ve durum arasındaki etkileşimin çeşitli yorum ve deneyimleri davet eden dinamik alanlar yarattığı, çevresel daha kavramsal bir yaklaşımı yansıtmaktadır.

Bernard Tschumi, çeşitli tasarım kavramlarını ve mimariye yönelik teorik yaklaşımları inceleyen “Event-Cities” adlı bir kitap yazdı. Tschumi bu çalışmasında ve “Architecture and Disjunction” gibi diğer çalışmalarında sık sık mekânlar, olaylar ve hareketler arasındaki etkileşimi, yani mimarlık anlayışının merkezinde yer alan fikirleri tartışıyor.

Tschumi'nin çalışmaları, mimarlık ve kullanım arasındaki dinamik ilişkiyi vurgulamakta, mekânların içlerinde meydana gelen olaylar tarafından nasıl etkinleştirildiğini göz önünde bulundurarak geleneksel içerik kavramlarına meydan okumaktadır. Bu teorik temel, biçim, işlev ve durum arasındaki ilişkiyi yeniden tanımlamaya çalışan tasarımlarının çoğunda görülebilir.

Bernard Tschumi, geleneksel durum ve biçim tanımlarından farklılaşan mimari kavramları keşfetmesiyle tanınıyor. “Event-Cities” kitabının yanı sıra, mimari tasarıma yönelik iki zorlayıcı yaklaşımı incelediği ‘Architecture and Disjunction’ kitabının da yazarıdır:

Tschumi, mimarlığın sadece inşa edilmiş form ya da fiziksel durumdan ibaret olmadığını, daha ziyade mekânın ev sahipliği yapabileceği etkinliklerle ilgili olduğunu tartışıyor. Bu fikir, mimarinin kolaylaştırdığı faaliyetler ve etkileşimler temelinde anlaşılması ve tasarlanması gerektiğini öne sürerek geleneksel çerçevelere meydan okuyor.

Tschumi, mimarinin farklı ve yeniden düzenlenebilir unsurlar olarak değerlendirildiği ayrışma fikrini araştırıyor. Bu yöntem, genellikle çelişki ve parçalanmayı kucaklayan, kentsel yapıların karmaşıklıklarını ve farklı anlatılarını yansıtan tasarımlara yönlendirir.

Bu kavramlar, Tschumi'nin tasarımı yeniden düşünme konusunda getirdiği yenilikçi yaklaşımları yansıtarak, mimari alanların temel bileşenleri olarak potansiyel etkileşimler ve olaylara vurgu yapmaktadır.

-GAD Cappadocia Kepez

Otel ve yaşam projesinin bulunduğu coğrafya, dünya çapında en şaşırtıcı peyzaja sahip yerlerden biridir. Bu coğrafi, jeolojik ve tarihi bağlamı en saf haliyle mimari ve planlama için hareket noktası olarak ele alan ve kavramsal bir yaklaşımla tasarlanan Kapadokya Kepez, topoğrafya ve peyzajla etkileşim içinde olan boşluklar ve kütleler yaratarak ziyaretçilerin hayal gücünü harekete geçiren benzersiz formlar üretmektedir. Proje alanı, Kepez’in yeni başlatılan arkeolojik kazı bölgesinde yer almakta. İki yönlü tasarım stratejisi, bir yanda arkeolojik mirası korumayı, diğer yanda alanın mirasından öğrenmeyi, ondan ilham almayı arzuluyor. Bu şekilde tasarım, eski çağlarda bu eşsiz mekânları nasıl yarattıklarını, bu bilginin biçimsel ve jeolojik düzeyde eski ve yeni ara kesitinde tasarlanan bir mekânda bize nasıl rehberlik edebileceğini merkeze alıyor. Sondajlarda ortaya çıkan termal sıcak su hem günlük kullanımda büyük bir lagoon olarak tasarlanan büyük havuzda hem de genel ısıtma soğutmada, hatta ihtiyaç olan elektrik enerjisi elde etmede kullanılacak.

Sıcak ve sağlıklı suyun değişik ısılarda lagoon, spa, hamam havuzları gibi değişik mekânlarda kullanımı su, toprak ve ateşin keyifli birleşimi kullanıcılara ve burada yaşayacak olanlara zamansız bir deneyim sunacak. Oyularak elde edilmiş mekânlarla buradan çıkan taş kütlelerini üst üste koyarak inşa edilmiş yeni mekânların kontrastı, mimarinin tasarımında en önemli unsur olarak karşımıza çıkıyor.

-GAD Cappadocia Spa Hotel

Nevşehir Merkezi, Taşocakları bölgesi, Türkmenlik mevkiinde yer alan proje sahasının, çevresel dokuya zarar veren madencilik ruhsatının iptal edilmesinin ardından, alanı koruma ve kullanım amacıyla turizm odaklı projelendirilmesine karar verilmiştir. Bu bir geri dönüş, yeniden kazanım hikayesidir.

Projelendirme başvurusu esnasında, henüz taş ocağı olarak kesilmemiş alanlarda arkeolojik sit alanları tespit edilmiş, alanın en üst kotunda ise Koruma Kurulu arkeologları tarafından Kapadokya’da nadiren görülen Şaman Sunak yapısı keşfedilerek koruma altına alınmıştır. Alanının kendine özgü fiziksel dokusu, tarihi sit alanları ve alan içinde yapılan araştırmalarda ortaya çıkan termal suyun varlığı projenin şekillenmesindeki temel unsurlar oldu. Cappadocia Spa Hotel hem alanın coğrafyasına ait fiziksel ve kültürel veriler kullanılarak ‘yerin’ bir parçası olması hem de kendi içinde yarattığı özel doku ve kurgu ile kendi bağlamını yaratması hedeflendi. Proje kurgusunda doğal olan ile yeni olanın arasındaki sınırların yok edilerek birbiri içine geçmesi hedeflendi.

-GAD Karlık Spa Hotel

Karlık Spa Hotel, Uçhisar Kalesi etrafındaki karmaşık oluşumun yakınında bulunan yeni gelişmekte olan bölgede yer almaktadır. Yaklaşık 3500 m² kapalı alana sahip olan proje alanı, 21 odalı bir otel, restoran, lounge, etkinlik salonu, idari bina ve balonların kalktığı vadideki Uçhisar kalesinin ve manzarasının çok etkileyici olduğu bir spa’yı içermektedir. Temel tasarım perspektifi, farklı kütleleri farklı yönlere yerleştirerek işlevlerin manzarayı ve kullanıcıların mahremiyetini göz önünde bulundurarak düzenlenmesi fikrine dayanmaktadır.

900 m²’lik spa, otantik varlığıyla bodrum katta yer alırken, 21 odanın hepsi farklı düzenlemeler sunarak farklı deneyimler sunmaktadır; bazıları terasta veya termal havuzlara sahip bodrum katında bulunmaktadır. Yapılar, GAD’ın bölgedeki önceki projeleri gibi Kapadokya’nın doğal oluşumlarına gömülmemiş olsa da, yine de taş gibi karakteristik malzemeleri ve bölgenin dilini yansıtan GAD’ın önceki çalışmalarının yeni bir sayfasıdır. Genç kullanıcılara hitap etmek için tasarlanan otel, daha dinamik ve sürpriz detaylar içeren bir şekilde bölgeye uluslararası çekicilik kazandırmak için planlanmıştır