Alışveriş merkezlerinin, sürekli canlı olmaları beklenir. Bu nedenle kolaylıkla değiştirilen, dönüştürülen, sökülüp, takılabilen alanlara ihtiyacı vardır. İstanbul Akmerkez’de açılan Wepublic projesinde yapmaya çalıştığımız; tematik, dekoratif değişikliklerin olması yerine, esnek, sürprizli, canlı bir organizma gibi sürekli kendini yenileyecek, dönüşecek bir alan yaratmadır... Mağaza içini pasaj gibi düşünerek, girdiğimizde çıkamadığımız labirent sistemi, eğlenceli hale getirilmiştir. Bu duygunun avm yatırımcısında, mağaza kiralayıcısında, kullanıcıda yerleşmesi amacıyla fiziksel sonuçları doğrudan görünmeyen, indirekt tasarım kararları alınmıştır. Doğru bir tasarım, radikal değişiklikler veya küçük dokunuşlarla bu duyguyu kendiliğinden vermektedir, hatta başka fonksiyonlara da ilham verir. Benzer avm yapılarında olduğu gibi mekansal değerler ve farklılıklar yok edilerek, salt ticari başarıya odaklanarak kurgulanmış dükkanlar ve kolonlar arasına sıkıştırılmış proje alanı, geri kazanılmış sürprizli bir mekana dönüşmüştür. Çeşitli eğrisel formlarla alışıldık ritmi, düzeni bozmaya ve ardışık algılama aracılığıyla sayıca fazla olan düğüm noktaları arasında sürekliliği ve hareketi sağlanmaya çalışılmıştır. Heykelsi fiber kalıp kolonların doğal, sade, natürel rengi; alışveriş merkezinin diğer alanlarındaki renk ve form kalabalığının tersine bir etki yaratmak için özellikle seçilmiştir. Bu kolonlar arasında amorf bağlar kurarak; tekrar eden, monoton, homojen, sıkıcı, her yerde rastlanan, standart kolon düzenini şaşırtmak hedeflenmiştir. Beklenmeyen bir noktadan beklenmeyen bir yapı ögesi çıkarıp, kolon düzeninin yarattığı sıkıcılığı çeşitli yöntemlerle adres kaydırarak kurulmaya çalışılmıştır. Hatta, bu yapı ögeleri hareket yönleriyle gizlice mekanları işaret de etmekte, bir yandan yönlendirici de olmaktadır.
Projenin ana esprisi; junk space’i bir tür yeni alana dönüştürmek, workshop yürütürcesine deneysel bir alan çalışması yapmak. Bu proje aslında büyük ölçekli birebir yapılmış bir mockup'tır. Dışarıdan ve içeriden bazı sanatçıların işlerine doğrudan referans veren, bazı sanatçılardansa üstü kapalı bir şekilde etkilenen, sanatla mimarlık ve mekan arasında konumlanan bir projedir.
Wepublic için iki ana caddeden, kullanıcıyı doğrudan mağazaya getirip 17 metre yüksekliğindeki atriumdan dağılımı sağlayan iki tane serbest giriş noktası yaratılmıştır. Her girişe musallat kaçınılmaz x-ray cihazına rağmen, dışarıdan bakıldığında merak uyandıran, davetkar giriş kapısından insanları merakla içeriye çekmek sağlanmıştır. Atrium yukarıdan aşağıya ya da tersi yönde hang-out etme alanı; elbette sirkülasyonları da birbirine bağlayan ara/gri/geçirgen bir alandır. Satış alanlarının mekan organizasyonunu Universal Studio ve HMKM grupları yürütürken, uygulamayı da Yoo Mimarlık yapmıştır.
Günümüz yatırımcısının modernizmle birlikte göz ardı ettiği ‘tasarlanan alan dışındaki’ alana aslında toplum ihtiyaç duymaktadır. Kent ölçeğinde de, büyük ölçekli avm gibi projelerde de durum aynıdır. Bu gereksinimle, gri bir bölge olan alanı, ticari bir yapı içerisinde bir koldan kamuya hizmet eden bir alana dönüştürülmüştür. Bir alışveriş merkezi içindeki mağazada bulunan atrium, yapı içinde kurgulanan sürprizli bir alan olmuştur. Kendisini var eden çerçeve dahilinde, alışıldık avm mekanı tanımına bir alternatif olarak, kendi tanımını kendisi yaratan, mimarlık ve sanat arasında dans eden bir mekan kurgusu...