Ortaköy'de asırlık ağaçlarla çevrili bir korunun içinde yer alan, 50'li yıllarda rasyonalist bir çizgide inşa edilmiş ev, Mimar Gökhan Avcıoğlu tarafından bugünün şartlarına göre yeniden düzenlenmiştir.
Çocukluğu da bu evde geçmiş ev sahibinin, aynı zamanda mühendis olması avantajını da kullanarak, mimar ve ev sahibi uygulamayı birlikte gerçekleştirmişlerdir.
Mimar Gökhan Avcıoğlu, çevredeki çok büyük ağaçların gölgesinde kalan eve, gün ışığının farklı noktalardan ulaşması için çalışmıştır. Depo ve mahzen olarak kullanılan alanları da işin içine katarak, çocukların hareketlerine merkezlenmiş bir ev ortaya çıkarmıştır. Eskiden toprak altında kalmış atıl alanların yeniden kazanımında Mimar Gökhan Avcıoğlu, sanatçı Robert Gober'in bir entelasyonundan esinlemiştir. Büyüklük, açıklık ve farklı noktalardan içeri dolan ışık huzmeleri baz alarak tasarlanan evde, bütün evi baştan başa kateden ahşap rabıta döşeme ve odadan odaya atlayarak giden tepe pencereleri evin özgün karakterini oluşturan unsurlar olmuştur.
Özellikle günışığıyla birlikte arkadaki ormanı da evin içine alan tepe pencereleri, evin en ilginç detaylarından birini oluşturmuştur. Ev sahipleri Weinstabl çiftinin, mutfaklarının bir restoran mutfağı kadar işlevsel ve hesaplı, banyolarının ise bir hamam gibi giyinme, soyunma, yıkanma ve arınma unsurlarını barındırmasını istemeleri de Mimar Gökhan Avcıoğlu tarafından özgün ve farklı bir biçimde yorumlanmıştır.